Bildungsromans, Yaşlanan Romanların Örnekleri

Eğer yazarsanız, o zamanki zamanda bazı klasik romanları okuyorsunuz. Eğer öyleyse, bilmeden, bir "bildungsroman" okuduysanız. Bir bildungsroman, çocukluğundan yetişkinliğe, onu olgunluğa götüren bir kimlik arayışı yoluyla bir karakterin gelişimini izleyen bir roman. Bildungsroman terimi "formasyon romanı" veya "eğitim romanı" için Almanca'dan gelir ve çoğu zaman karakterin büyümesini etkileyen denemeler ve talihsizlikler üzerine odaklanır.

Tipik olarak (ama her zaman değil) bildungsromandaki bir karakter, yabancılaşmış ve yalnız hisseder, ancak karakterin kendini gerçekleştirme duygusu hissi ile pozitif bir nota biter.

Muhtemelen bildungsroman terimine aşina değilken, bildungsroman ile birbirinin yerine kullanılan "yaşlanma" romanıyla tanışmış olursunuz. Her ne kadar edebiyat, bildungsroman'ın iki örneğini içeren bir örnekle doldurulsa da, Charles Dickens tarafından 1850'de yazılan "David Copperfield" ve 184'te Charlotte Bronte tarafından yazılan "Jane Eyre" adlı "David Copperfield". Her ikisine de bakıp karakterlerin nasıl geliştiğini görelim. mesai.

"David Copperfield"

Hikaye, David Copperfield'ın çocukluğundan olgunluğa kadar olan ömrünü izliyor. David, babasının ölümünden altı ay sonra İngiltere'de doğdu. Annesi, David yedi yaşında ve daha sonra David, acımasız bir müdür Bay Crakle tarafından yönetilen bir yatılı okula gönderildiğinde yeniden evlenir.

David, Bay Crakle'nin ellerinde acı çekiyor ve kaçmaya karar veriyor ve David'i kızdırıp nihayetinde onu yükselten bir tür büyük-teyzeyle yaşamaya devam ediyor. Ayrıca, Dover'da yaşları ile tanıştığı daha iyi bir yatılı okula gönderir, bir ev sahibinin kızı David'in bir oda kiralaması olur. David okulu bitirmeyi, prodüktör olmayı, kestirmeyi öğrenmeyi, bir gazeteye katılmayı ve kurgu yazarken, yazar olarak şöhret ve servet bulmayı başarıyor.

Aynı zamanda mutsuz evliliğinin, (genç) gelin öldüğü ve Davut'un gerçek aşkı olan Agnes'ı (ve evlenerek) aradığı zaman sona erdiği zaman da gerçek mutluluğu bulur.

"Jane Eyre"

"Jane Eyre" sadece ilk kadın bildungsroman romanı değil, bu türün en iyi ve en erken örneklerinden biridir. Bu roman, harika bir kadın olma şansını kazanan yetim bir devletin hikayesini anlatıyor. Jane eşitlik ve kişisel haysiyetin diğer tüm sosyal avantajların üstünde olduğunu ve önde gelen erkeklerin şiddeti, başlangıçta “fakir, belirsiz, sade ve küçük” olarak tanımlanmış olanın arkasındaki belirsiz ruhu ortaya çıkarır.